SELÇUK İZMİR


Selçuk HakkındaSelçuk İlçesi Hakkında BilgiSelçuk Hakkında Bilinmesi Gerekenler, Selçuk Hakkında Herşey, Selçuk Hakkında Kısa Bilgi, Selçuk Hakkında Şiirler, Selçuk Nerede, Selçuk Hakkında Kısa Bilgi, Selçuk Hakkında İngilizce Bilgi, Selçuk Hakkında Ansiklopedik Bilgi, Efes Antik Kenti, Meryem Ana Evi, Selçuk Tarihi Yerler, Selçuk Hakkında Yazılar, Selçuk Hakkında Genel Bilgiler, Selçuk İlçesi Gezilecek Yerler, Selçuk Köyleri, Selçuk Mesire Alanları, Selçuk Piknik Alanları, Selçuk Hakkında Bilinmeyen, Selçuk İlçesi Hakkında, Güzel Selçuk’ muz hakkında Genel Bilgiler bilgiler vereceğiz. İyi Günler Dileriz.


  SELÇUK İLÇESİ HAKKINDA BİLGİLER

İzmir ili Selçuk ilçesi bağlı bulunduğu İzmir İl merkezine uzaklığı 76 km dir. 295 Km² lik alanı kapsayan ilçe,  merkez dahil, 2 belediye ve  8 köyden   oluşmaktadır. İlçenin denize uzaklığı 8 km, denizden yüksekliği (Rakımı) ise 16 m dir. Selçuk Ege Denizi kıyısında, İzmir iline bağlı tarih ve doğa açısından olağanüstü zenginliğe ve güzelliğe sahip turistik bir ilçedir.

Kuzeyden Torbalı, doğudan Tire, güneyden Germencik, ve güney batıdan Kuşadası İlçeleri  ile çevrili  İlçemizin tarihi ve arkeolojik durumu yanında tabiat güzelliklerine sahip olması, coğrafi bakımdan zenginliği ile ayrıcalığını ön plana çıkarmıştır.


Selçuk Batısı deniz, kuzeyi içinde göller bulunan Kuş Cenneti, doğu ve güneyi ise ormanlarla çevrilidir. İlçedeki çevre bilinci bu güzelliklerle bütünleşmiş olup, doğal ve arkeolojik değerlerle iç içe yaşamanın verdiği bilinç üst noktadadır. Çevredeki turistik tesisler doğa ile kaynaşmış, yeni ve her türlü gereksinime cevap verecek niteliktedirler.

11 km.lik kumla kaplı kıyının sadece 4 km.si turistik tesislere ayrılmış, kalan bölümü doğal haliyle bırakılmıştır. İlçe arkeoloji, tarih, din ve kültür açısından dünyanın en önemli merkezidir. İlkçağda yedi harikadan birisi olan Artemis Tapınağı ve Asya’nın en büyük kenti olan Efes ile isim yapmışken, Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde Meryemana, St. John, St. Paul, St. Lucas ve 431 yılı Evrensel Konsili ile yeni dinin önemli bir merkezi durumuna gelmiştir. Bu nedenle Papalık burasını Hac Yeri ilan etmiştir. Efes’te henüz kazısı yapılmamış çok sayıda Havra’nın bulunması, buranın Musevi dinine inananlar için de önemli bir yer olduğunu gösterir. Kentte 12. yüzyıl ile birlikte görülen çok sayıdaki Selçuklu ve Erken Osmanlı Türk İslam dini yapıları sanat tarihi açısından görülmeye değer önemli kültür varlıklarıdır.

Efes’in 18 km.lik yoğun arkeolojik alanı vardır. 130 yıldan beri devam eden yoğun kazı çalışmaları bunun sadece % 3-4 bölümünün ortaya çıkarılabilmesini sağlamıştır. Buna rağmen gerek hacim ve gerekse harcanan emek buradaki kazı çalışmalarının bu türde uğraş verilen yerlerin en büyüğü olduğu konusunda tartışma götürmez. Efes buluntularının saklandığı Selçuk-Efes Müzesi sahip olduğu ve sergilediği yalnızca yerel eserlerle Avrupa’nın en önemli ve zengin yerel müzesi durumundadır. Sergilenen eserlerden Efes Artemis heykelleri benzer kült heykelleri içinde en ünlüleridir. Müzede her hafta bir bilim adamı konferans verirken, her 15 günde bir çağdaş sanat eserleri sergisi de açılmaktadır. Müze ve Efes’te galeri olarak da kullanılan eski mekanlar, eserlerini sergilemek isteyen çağdaş sanatçıların hizmetindedir. Bunların yanında Efes Büyük Tiyatrosu, Odeion’u ve Celsus Kitaplığı Kültür Bakanlığı’nın izinleri ile klasik müzik konserlerine ve ünlü sanatçıların sanat gösterilerine açıktır. Son 15 yılda dünyanın ünlü orkestralarının hemen hepsi Efes Tiyatrosu’nda büyüleyici sanat gösterileri yapmıştır. Ayrıca isimleri herkes tarafından bilinen çok sayıda ünlü sanatçı burada konser verebilme şansını yakalamıştır. Nisan-Kasım aylarında Selçuk gerçek bir kültür ve müzik kentidir.Geçen yüzyıldaki kentsel dokusunu aynen koruyan Şirince Köyü, meyve, şarap ve geleneksel nefis yemekleri ve otantik yapı ve yaşantısı ile bir nostalji köyüdür.



Günümüzde çağların yıpratamadığı ilçe, tarihi, kültürel, sanatsal ve doğa zenginlikleri ile Türkiye’de turizm potansiyelinin yoğunlaştığı, ülkemizin yerli ve yabancı konuklar tarafından en çok rağbet edilen, gezi programlarının olmazsa olmaz bölümü haline gelen ve uluslararası turizm sisteminin en gözde merkezidir.

İzmir İline bağlı Selçuk ilçesinde toplam 14 mahalle bulunmaktadır. Selçuk Mahalleleri; 14 Mayıs Mahallesi, Acarlar Mahallesi, Atatürk Mahallesi, Barutçu Mahallesi, Belevi Mahallesi , Cumhuriyet Mahallesi, Çamlık Mahallesi, Gökçealan Mahallesi, Havutçulu Mahallesi, İsa Bey Mahallesi, Sultaniye Mahallesi, Şirince Mahallesi, Zafer Mahallesi, Zeytinköy Mahallesi'dir.

Selçuk İlçesinin nüfusu; Selçuk nüfusu 2016 yılına göre 35.960 kişidir. Bu nüfus, 18.035 erkek ve 17.925 kadından oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %50,15 erkek, %49,85 kadındır.

SELÇUK ADI NEREDEN GELİYOR?

Selçuk ismini nereden almaktadır. Selçuk İlçesinin ilk ismi antik çağlardan gelmektedir. Efes (Ephesus) adı yerleşim yerlerinin değişmesiyle Ayasuluk olmuştur. Bölge 1390-1914 yılları arasında Türk ve Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra Selçuk adını almıştır


SELÇUK İLÇESİNİN TARİHİ

SELÇUK TARİHÇESİ

İlk çağın en ünlü şehirlerinden biri olan Efes, Küçük  Menderes  nehrinin  sularını boşalttığı körfezin yakınında kurulmuştur. Tarıma elverişli toprakları, Doğu’ya açılan büyük ticaret yolu oluşu, gerek putperestlik gerekse Hıristiyanlık döneminde çok önemli bir dini merkez oluşu, tarihe büyük kent olarak geçmesini sağlamıştır. İlim ve sanat dünyasında da adını duyurmuş, ünlü kişiler yetiştirmiştir. Bunlar, rüya  tabircisi Artemidorus, şair Callinos ve Hipponax, filozof Herakleitos, ressam Parrhasius, gramer bilgini Zenodotos’tur.

Karayolu, demiryolu ve hatta havayolu ile ulaşılabilen bir ilçedir, ülkemizin tarih, kültür ve turizm başkentlerindendir Selçuk. En çok turisti de çevre limanlara yanaşan gemilerden yani denizden alır.

Efes antik kenti başta olmak üzere sahip olduğu kültür varlıkları ile Dünya çapında seçkin bir yere sahiptir.

Son yıllarda yapılan arkeolojik araştırmalardan anladığımız kadarıyla Selçuk’ta ilk yerleşmeler günümüzden 8000 yıl öncesine kadar gitmektedir. Batı Anadolu prehistoryasını ilçemizde Çukuriçi ve Arvalya höyükleri temsil etmektedir.

Efes’in tarihi M.Ö.6000’lere kadar inmektedir ki bunu, son yıllarda Arvalya ve Çukuriçi höyüklerinde ele geçen buluntular ortaya çıkarmıştır. Ayasuluk Tepesi’nde yapılan kazılar da burada Erken Tunç Çağı’ndan Hellenistik Çağ’a kadar kesintisiz yerleşmenin var olduğunu göstermiştir. Bu da Eski Efes’in Ayasuluk Tepesi’nde olduğunu, buranın Anadolu Kavimleri ve Hititler tarafından iskan edildiğini ispatlamaktadır. Ayrıca Hitit yazılı metinlerinde Apasas olarak geçen kentin bu kent olduğu da kesinleşmiştir.

 

Yazarlar Strabon ve Pausanias, tarihçi Herodot, Efesli şair Callinos gibi antik kaynaklar Efes’in Amazonlar tarafından kurulduğuna ve yerli halkın Karyalılar ve Lelegler’den oluştuğuna işaret etmektedirler.

M.Ö.1050‘de, Androklos, diğer kolonistler gibi Anadolu’ya gelmiş, Efes ve civarını almıştır. M.Ö.7.y.y.’da Kimmerler’in istilasına uğrar ve Artemis Tapınağı yerle bir edilir. M.Ö.560’da Lydialılar tarafından Efes, Artemision çevresine  taşınır. Daha sonra Kral Barışı’nın (M.Ö.386 ) sonunda Efes, Büyük İskender’in gelişine dek sürecek olan Pers egemenliği altına girer.

         

Bunlardan Çukuriçi Höyük’te tekrar başlatılan kazılar bize bu yerleşimin şimdilik Erken Kalkolitik Döneme kadar indiğini göstermektedir.


Günümüze doğru yaklaştıkça ilçemizdeki yerleşimin devamını şehir merkezindeki Ayasuluk Tepesi’nde görüyoruz. İÖ. 2.bin yılda Son Tunç Çağına ait bir yerleşim burada karşımıza çıkıyor. Bu dönemde ilk kez bir isim de karşımıza çıkıyor, Apasa! Ayasuluk Tepesi’nde kurulu olan Apasa, Luvi Krallığı’nın başkenti idi. Luvi Krallığı MÖ. 16. ile 13. yüzyıllarda Anadolu’nun büyük kısmına hakimdi. Yine bu dönemde ilk kez bir kral adı karşımıza çıkmaktadır. Büyük Kral Tarhuntadaru! Tarhuntadaru döneminde Luvi Krallığı en geniş sınırlarına ulaşmıştı. Orta Anadolu’da Hitit İmparatorluğu’nun güçlenmesi ile Büyük Hitit Kralı  II. Murşili İÖ. 1315’te batıya düzenlediği seferi ile Arzawa’yı yenmiş onu ve kendisine bağlı bir uydu devlet haline getirmiştir.

 

             

İ.Ö. 11. yüzyılda yani Demir Çağı’nda Anadolu’ya kuzeyden göçler başlıyor. Attika Kralı Kodros’un oğlu Efes’in efsanevi kurucusu Prens Androklos ta bu dönemde Efes’e gelerek kenti yerli halk olan Karia, Leleg ve Lydler’den alıyor. Bu dönemde şehir merkezi hala Ayasuluk Tepesi’nde yer almaktadır.

Ayasuluk Tepesi’nin batı yamacında yer alan Efes Artemis Tapınağı ve çevresinde en eski buluntular Geç Tunç Çağı’na aittir; en geç Demir Çağı‘nın başından (M.Ö. 11. yüzyılın sonu) itibaren bölge Artemis’in öncülü olan bu inanca hizmet etmektedir.

İ.Ö. 8. yüzyılda bölgede tekrar bir canlanma ve önemli bir nüfus artışı görülmektedir.  Bu dönemde küçük köy şeklinde yerleşmelerin bir örneği Efes’te bu günkü Ticaret Agorası’nın altında tespit edilmiş ve kazısı yapılmıştır. Panayır Dağı kuzeyinde de Koresos olarak adlandırılan bir bölgede çağdaş yerleşmelere ait bazı buluntular ortaya çıkarılmıştır.

 

               

Ayasuluk Tepesi’nin batı yamaçlarında daha sonra dünya’nın yedi harikasından birine dönüşen Artemis Tapınağı’nın civarında da ilk buluntular M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu dönemde halk tepenin yamaçlarında ve tapınak civarında yaşıyor olmalıydı.

Tarihçi Herodot Lydia Kralı Kroisos’un İ.Ö. 560’ta tahta geçtikten sonra Ephesos’u fethettiğini ve burada dağınık şekilde yaşayan halkı toparlayarak Artemision çevresinde yaşamaya zorladığını bildiriyor. Kroisos’un bu dönemde yapılan Artemis Tapınağı için bağışladığı sütunlar ve yapının mimari özellikleri arkeolojide ve mimaride bir köşe taşı olarak özel bir yer tutmaktadır.

 

Lydia egemenliği kısa sürmüş İ.Ö. 546’da Ephesos, Persler tarafından Akamenid Kralı Kyros’un kontrolü altına girmiştir. İ.Ö. 334’e yani Büyük İskender Dönemi’ne kadar Ephesos’ta Pers egemenliği devam etmiştir.

 

               

Büyük İskender sonrası bölgenin kontrolünü ele alan Lysimakhos kentin tarihini ve gelişimini kökten etkileyecek bir adım atar. Kenti Bülbül ve Panayır Dağı arasındaki bugünkü yerine taşımaya karar verir. Daha da önemlisi kentin adını değiştirir ve karısının adını verir: Arsinoeia! Yer değişikliğinin en önemli nedeni Kaystros (Küçük Menderes) Nehri ve Marnas (Derbent) Deresinin getirdiği alüvyonlar ve seller ovayı ve Arkaik kent çevresini bataklık hale getirmesidir. Kentin limanı çalışmamaktadır. Yeni kent Bülbül Dağı ile Panayır Dağı arasına Miletos’lu Mimar Hipodamos’un cadde ve sokakların birbirini dik kestiği ızgara planı uygulanarak kurulur. Çepeçevre surlarla çevrilir. Kentin ana yapıları olarak; Tiyatro, Devlet Agorası, Ticaret Agorası, Meclis Binası ve Stadyum’u inşa ettirir. Böylelikle halkı Artemis Tapınağı çevresinden yeni kente taşınmaya ikna etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca Helenistik dönem olarak adlandırılan bu döneme kadar küçük kentlerden oluşan devlet modeli, yerini büyük alanlara dağılmış devletlere bırakmıştı. Tabii ki Arsinoeia ismi Lysimakhos’tan fazla yaşamadı.

               

Ephesos yeni yerinde hızla gelişir. Yerel tacirler liman yoluyla kenti tam bir ticaret merkezine dönüştürürler. Ephesos Ticaret Agorası Anadolu’dan kervanlarla gelen mallarla gemilerle limana gelen malların el değiştirdiği bir merkezdir artık. Halk ve şehir zenginleşir. Kent resmi binalar, anıtlar ve çok zengin dekorasyonlu evlerle donatılır. Özellikle İ.S. 2. yüzyılda İmparator Traian ve Hadrian dönemlerinde kent en ihtişamlı görünümüne kavuşmuştur. Bu dönemde kent Roma İmparatorluğu’nun Asia Eyaletinin Başkenti ve Limanı da Romalı memurların Anadolu’ya resmi giriş kapısı olmuştur.

İmparator Diokletian’ın (M.S. 284–305) Roma İmparatorluğu’nu yeniden düzenlemesinden sonra bile Ephesos kenti, eyalet valisinin (Proconsul Asiae) makamı, aynı zamanda da politik bir merkez olarak kalmıştır. M.S. 4. yüzyılın ortalarında pek çok deprem felaketi ekonomik bir çöküşe neden olmuş, şehrin kendine gelmesi zaman almıştır. İmparatorluk bağışlarıyla ve vergi muafiyeti ile en sonunda zararlar giderilerek kentin bir zamanlar sahip olduğu ekonomik refah yeniden sağlanmıştır ki bu durum restorasyon geçiren ve yeni inşa edilen pekçok yapıyla da kendini göstermektedir: I. Theodosius’un dini fermanları sonrasında (özellikle M.S. 391’de Hristiyanlığın devletin resmi dini olarak kabul edilmesi) ihtişamlı kiliselerin inşa edilmesi şehrin manzarasında büyük ölçüde değişikliğe yol açmıştır. M.S. 431 yılında III. Konsil’in toplandığı ve Hıristiyanlık dünyasının geleceği için çok önemli olan – Meryem’in “Theotokos”, “Tanrı’nın Annesi” olarak kutsanması gibi kararların - alındığı Roma Stoa yapısı, daha sonra içinde yapılan değişikliklerle Hz. Meryem’in adının verildiği ilk kilise olarak varlığını sürdürmüştür. M.S. en geç 6. yüzyıldan itibaren 2,5 km. mesafedeki Hagios Theologos Tepesi’nde (Ayasoluk/günümüzde Selçuk) Bizans döneminin dikkate değer hac merkezlerinden biri sayılan Aziz Yuhanna (St. Jean) Bazilikası’nın civarında etrafı surlarla çevrili bir yerleşim gelişmiştir. İmparatorluğun durumunun gitgide daha güvensiz bir hal almasıyla birlikte limanın içinin alüvyonla dolması ve etrafının bataklık araziye dönüşmesine rağmen M.S. 7. yüzyıldan beri başpiskoposluk makamının da taşındığı bu yeni kent hızlı bir büyüme yaşamıştır. Ephesos kentinden geriye kalanları çevreleyen Bizans dönemi şehir surlarının M.S. 6-7. yüzyılda inşası gibi kentin, yeni yönetim birimi olan (Thema) Thrakesion’un makam yeri mertebesine yükseltilmesi bu metropolün eski üstünlüğünü büsbütün yitirmediğini göstermektedir. Şehirde bir lejyonun (birlik) yerleştirilmiş olması, Arap dünyasının giderek artan yayılmacı çabaları göz önünde tutulduğunda bir zorunluluk haline gelmiştir: Böylelikle Ephesos yaklaşık 654-55’te Suriye Valisi Muaviye ve 715-16’da da Arap Amirali Maslama tarafından, başarısız olan İstanbul kuşatması seferinin dönüşünde yağmalanmıştır.

Bugün gezilen Efes, Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö.300’de kurulmuştur. Efes, Bizans Çağı’nda tekrar yer değiştirmiş ve ilk kurulduğu Ayasuluk Tepesi’ne gelmiştir.

 

            

Antik kaynaklarda 9. yüzyılın 1. yarısında dahi Ephesos Thema Thrakesion’un tahkim edilmiş en büyük şehri olarak tasvir edilmektedir. M.S. 890’da siyasal ve askeri üstünlüğünü Samos’a (Sisam), hemen ardından da Smyrna’ya, İzmir’e, kaptırmıştır. Bu gelişme kentin kesin olarak terkedildiği yönünde anlaşılmamalıdır: Arkeolojik kanıtlar tek tük de olsa göstermektedir ki Ephesos 13. yüzyılın içine dek, her ne kadar yerel yönetim birkaç yüzyıldır Hagios Theologos’ta (Ayasoluk) olsa da saygın kent kimliğini sürdürmüştür.

Malazgirt Savaşı'ndan (1071) on yıl sonra İzmir ve Efes'te ilk Türk yerleşmesine tanık oluyoruz. 1081 yılında Çaka Bey, İzmir yöresine gelip Türkleri bir araya toplayarak kıyı beyliği kurmayı başarmıştır. Daha sonra çeşitli kaynaklardan Bizans ve Katalan istilaları olduğu bilinmektedir.

1090’da Selçuklu Beyi Tengribirmiş Ephesos ile Hagios Theologos’u (Ayasoluk) fethetmişse de, 1096’da Bizanslı general Johannes Dukas tarafından Hagios Theologos tepesinden pek de uzakta olmayan bir çarpışma sonrasında geri alınmıştır. Efes-Ayasuluk'un kesin olarak fethedilişi, Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından 1304 tarihinde olmuştur. Ayasuluk'un Türklerin eline geçmesine karşın Bizans kilise örgütü pek zarar görmemiştir. Aydın ili fethedildikten sonra Gazi Mehmet Bey, Birgi'yi kendine merkez yapmıştır. Egemenliği altındaki yerleri de beş kısma ayırarak oğullarını buralara bey olarak atamıştır. Oğullarından Mehmet Bey Ayasuluk ve Sultanhisar'a bey olmuştur.


Aydınoğulları zamanında Ayasuluk'un ticari durumu hakkında oldukça ayrıntılı ve dikkat çekici bilgiler bulunmaktadır. Ayasuluk Limanı Türkler’in egemenliği altına girdikten sonra Doğu Akdeniz'in belli başlı ticaret merkezlerinden ve en önemli iskelelerinden biri durumundadır. Ayasuluk ve İzmir tersanelerinde inşa edilen donanma ile Karadeniz'e kadar çıkmış ve Eflâk üzerine sefer düzenlenmişti. Umur Bey'in 1333 yılında Yunanistan'a yaptığı seferde ise 300 geminin bulunması denizciliğin ne derece geliştiğini göstermektedir. Aydınoğlu Umur Bey'in Adalar'a Mora'ya, Rumeli'ye ve Karadeniz'e düzenlediği deniz seferleri Bizanslılar'ı son derece ürkütmüştü.

Batılı tüccarlar Ayasuluk’a kumaş, gümüşten yapılmış eşya, şarap ve sabun getiriyor ve Kütahya şarabı, buğday, pirinç, balmumu ve eğrilmemiş kenevir götürüyorlardı.

Bu ekonomik ve ticari gelişmeye bağlı olarak Ayasuluk önemli bir kültür ve sanat merkezi haline gelmiştir. Aydınoğulları Beyleri ilim adamlarına yüksek itibar göstermişler ve o devirdeki fikir hareketlerinin gelişmesine yardımcı olmuşlardır. Türbesi bugün şehir merkezinde bulunan Şehabettin Sivasi de bu bilginlerdendir. Döneminde İsa Bey’e ithafen Arapçadan Farsçaya tercümeler yapılmıştır. Aydınoğlu İsa Bey'in ilim ehline gösterdiği iyi muamele ve himayenin bir başka örneği Müslüman olmadığı halde Bizans'tan kaçarak kendisine sığınan ünlü Bizans Tarihçisi Dukas'ın âlim olan büyük babasına gösterdiği lütufkâr davranışlardır.

 

1304 yılında kesin olarak Türkler’in eline geçmiş ve 1426 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1914’de Ayasuluk adı Selçuk olarak değiştirilmiş ve Kurtuluş Savaşı sonrasında bir süre Akıncılar adıyla anılan Selçuk, 1957’de İzmir’in ilçesi durumuna getirilmiştir.

                

Osmanlı Devleti ile Aydınoğulları arasında ilişkilerin başlangıçta dostça olduğu bilinmektedir. Yıldırım Beyazıt, Rumeli'nin güvenliğini sağladıktan ve Bizans'taki taht kavgalarını da kendi isteği doğrultusunda çözümledikten sonra Anadolu'ya geçti. 1389–1390 kışında yapılan bir seferde Aydınoğulları Beyliği'ni de Osmanlı topraklarına kattı. İsa Bey'in kendi isteği ile Ayasuluk'ta kalmasına izin verildi. Vakıfların yönetiminin İsa Bey'e bırakılmasına karşın hutbe ve sikkenin Yıldırım Beyazıt adına olduğu yazılı kaynaklardan bilinmektedir. Ankara (1402) Savaşı'ndan sonra Timur, tüm Anadolu'yu egemenliği altına alarak Aydın iline geldi ve Ayasuluk'u üs olarak kullandı. Otuz gün Ayasuluk'ta kalarak çevredeki kale, kent ve kasabaların hepsini ele geçirdi. Daha sonra Milas üzerine yürüdü. Aydın ili Timur tarafından İsa Bey'in oğulları Musa'ya ve II. Umur' a verilince aynı hanedandan olan Cüneyd ve kardeşi Hasan Ağa hak iddia etmeye başladılar. Sonunda Cüneyd İzmir, Hasan Ağa da Ayasuluk hakimi olmuşlardır. 1405 yılında Umur Bey'in ölümü üzerine Cüneyd Bey tek başına beyliğin hakimi oldu. 1426 yılında II. Murat, Saruhan ve Hamit ilini Osmanlı topraklarına kattığı sırada Ayasuluk ve Tire'nin de yeniden Osmanlı yönetimi altına girdiği anlaşılmaktadır. 15. yy'da Ayasuluk, on altı mahalleden oluşan, Müslüman ve Hıristiyan halkın birlikte oturduğu kalabalık bir kent görünümündeydi. 16. yy' dan sonra İzmir ve Kuşadası limanlarının gelişmesi Ayasuluk'un sönmesinde etkili olmuştur.

Osmanlı Döneminde Aydın Sancağına bağlı bir karakol olmaktan öte gidemeyen Ayasuluk’un arazilerinde o sıralarda bir belediyelik olan Şirince halkı tarım ve hayvancılık yapmakta idi. 19. yüzyıl ikinci yarısına ait bazı fotoğraflardan Ayasuluk tepesinde ve çevrede küçük gruplar halinde Türkmen Yörüklerinin yaşadıklarını biliyoruz.


1856’da Anadolu’daki ilk demiryolu hattı olan İzmir – Aydın Demiryolu’nun inşaatına başlanır. Bu hat üzerinde 1867’de hizmete giren Ayasuluk istasyonu, o tarihlerde hemen hiçbir yaşayanın kalmadığı Ayasuluk’u tekrar canlandırmaya başlar. Bugün ilçemizin en eski yapılarından olan Eski Tekel Tütün Deposu ( Selçuk-Efes Kent Arşivi Binası) da, çevrede üretilen tütün ve inciri İzmir Limanı’na nakil öncesi depolama amacıyla bu tarihlerde yapılmış olmalıdır. Daha demiryolu inşaatı başlamadan yabancı araştırmacıların ilgisini çeken Antik Efes Kenti, istasyonun açılmasıyla yabancı seyyahları çeker olmuştur. O dönemde gelen batılı turistlerin konaklaması için yapılan bir otel yapısı bugün Selçuk Belediyesi tarafından aslına uygun olarak onarılmıştır. Bu binaya Selçuk’ta bilinen ilk oteli 1873’te hizmete açan George KARPOUZA’nın adından yola çıkılarak Carpouza Cafe adı verilmiştir.

1913’te İttihatçı’ların Milliyetçilik rüzgarında Ayasuluk’un adı Selçuk olarak değiştirilmiştir. Bir süre için Akıncılar ismiyle de anıldığı bilinmektedir. Selçuk Cumhuriyet döneminde 1943’e kadar Kuşadası’na bağlı bir Nahiye’dir. 1957’de ilçe olan Selçuk, Aydın’dan ayrılarak İzmir’e bağlanmıştır. 1950 lerde bir anayol özelliği gösteren İzmir – Denizli karayolunun şehir merkezinden geçmesi sayesinde daha da gelişmiştir. Selçuk Belediyesi 15 Mayıs 2008 tarihinden itibaren İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı ilk kademe belediyesi olmuştur.  2007 sayımına göre bağlı 7 köyü ile birlikte nüfusu 33.732’dir.

Bugün Ayasuluk tepesindeki St. Jean Kilisesi’nin avlusundan batıya doğru bakıldığında yaklaşık 2500 yıl içinde 9 km. çekilmiş olan Efes Sahili kıyı şeridi ve denizin yerini alan ova görülebilir.

Dünyanın yedi harikası’ndan biri olan Efes Artemis Tapınağı Selçuk şehir merkezine yürüme mesafesindedir.

Antik Efes Kentinde yaklaşık 113 yıldır yapılan kazılarda bulunmuş olan eserlerin bir bölümü sergilendiği Efes Müzesi şehir merkezinde seçkin bir yere sahiptir.

En parlak dönemlerinden birini yaşadığı M.S. 2. yüzyılda Efes’in nüfusu iki yüz elli bini bulan nüfusun bize bıraktığı eşsiz miras ile hayranlık uyandırmaya devam etmektedir. Bugün Antik Efes Kenti’nin yaklaşık % 20’si kazılmış olmasına rağmen, dünyada ziyaret edilebilen alan olarak en büyük antik kent, ülkemizde en çok ziyaretçi çeken ören yeri özelliğini taşımaktadır. 2007 yılı rakamlarına göre yaklaşık 1.700.000 kişi tarafından ziyaret edilmiştir.

Efes’in yaslandığı Panayır Dağı’nın doğusunda, İncil’de ve Kur’an’da bahsedilen Ehsab-ı Kehf, yani Yedi Uyuyanlar ören yeri ziyaret edilebilir. Antik Efes Kenti’nin Nekropol’lerinden (mezarlık) biri olan bu bölge özellikle Hıristiyanlık döneminde yoğun olarak kullanılmıştır.


Her köşesinde zengin tarihi ve doğal mirasın izlerine rastlanan Selçuk’ta en önemli ziyaret mekânlarından biri de Meryemana Evi’dir. Hz. İsa’nın çarmıha gerilmeden önce annesi Hz. Meryem’i en yakın arkadaşı St. Jean’a emanet etmiştir. St. Jean Hz. Meryem’i alır ve Efes’e getirir. Onu ve maiyetini uzun yıllar yaşadığı ve öldüğü yer olan Ev’e yerleştirir. St. Jean kendisi ise Ayasuluk tepesinde yerleşir. Burada hem İncil’i yazar hem de Hıristiyanlık dinini yaymaya başlar. Meryemana Evi Selçuk’a 9 km. mesafede Aladağ eteklerinde, yaklaşık 410 m. yükseklikte bulunmaktadır. Vatikan tarafından Hac merkezi olarak kabul edilmiştir. Meryemana Evi son üç Papa olan; sırasıyla Papa VI. Paul (1967), Papa II. John Paul (1979) ve Papa XVI. Benedict (2006) tarafından ziyaret edilmiştir.

 

SELÇUK EKONOMİSİ

Kültür: Efes Antik Kenti, Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi, St. Jean Kilisesi, Selçuk Kalesi, İsabey Camii ve daha birçok tarihi eser, Selçuk İlçe sınırlarından tüm dünyaya tarihin ve kültürün en güzel örneklerini vermektedir.

Batı Anadolu'nun bağrından çıkan Küçük Menderes Nehri, geniş bir ova ile ilçeye 3 km kuzeyinden geçip, 9 km batısından denize dökülür. Doğusunda yükseklikleri pek fazla olmayan Maden, Kayser ve Sarıkaya dağları, Güneyinde ise; Eteğinde büyük bir medeniyetin kurulmasına sahne olmuş Bülbül Dağı vardır. Kuzeybatısında içinde, Kuş Cenneti ve üç doğal gölete ( Çakal, Gebeklise ve Cevaşır) sahip olan Selçuk’ta, doğa çeşitli kuşların barınmasına olanak sağlamaktadır. Selçuk yüzölçümünün, % 49 gibi büyük bir bölümünün ormanlık alan olması, İlçe’nin doğal deseninin zenginliğini oluşturur.

Akdeniz ikliminin hâkim olduğu Selçuk da yazlar sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Zeytin, pamuk, üzüm, narenciye (özellikle mandalina ve şeftali ) ilçe halkının başlıca gelir kaynağıdır. Bunun yanı sıra turizm de İlçe ve ülke ekonomisinin kalkınmasında önemli rol oynamaktadır

          
Ulusal ve Uluslararası basının ilgisini çekerek, zaten dünyaca tanınmış olan Selçuk’un, renkli görüntülerini hafızalarda taze tutmak ve kış turizmini canlandırmak amacıyla her yıl Ocak ayının üçüncü pazarında Pamucak sahilinde düzenlenen “Uluslararası Deve Güreşi Festivali “ ve Eylül ayında İlçe Merkezinde düzenlenen “Uluslararası Selçuk-Efes Kültür Sanat Festivali ve Kurtuluş Şenlikleri” İlçenin gelenekselleşmiş Kültür ve Sanat etkinlikleridir.          

        
Selçuk Efes Müzesi,  sahip olduğu ve sergilediği sadece yerel eserlerle Avrupa’nın en önemli ve en zengin müzelerinden birisidir. Bu etkinlikler dışında,  Efes Müzesinde verilen konferanslar ve açılan resim sergileri kültür hayatını canlı tutmaktadır.


Yöresel Dokumacılık, El Sanatları, geleneksel yemekler ve şarap İlçeye renk katan diğer özelliklerdir.

        
Ülkemizde en önemli tarihsel kentlerinden biri ve aynı zamanda açık hava müzesi olan Efes her yıl yaklaşık olarak 2 milyon ziyaretçi tarafından gezilmektedir.

        
Ülkemizin en önemli tarihi ve kültür değeri olan Efes'teki ilk arkeolojik kazılar British Museum adına J.T. Wood tarafından 1869 yılında başlamıştır. Wood'un ünlü Artemis Tapınağını bulmaya yönelik bu çalışmalarına 1904 yılından sonra D.G. Hogarth devam etmiştir. Bugün de çalışmalarını sürdüren Avusturyalıların Efes'teki kazıları ilk olarak 1895 yılında Otto Benndorf tarafından başlatılmıştır. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğrayan çalışmaları 1954 yılından sonra aralıksız devam etmiştir.

        
Efes'te Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün çalışmalarının yanı sıra 1954 yılından itibaren Efes Müzesi de T.C. Kültür Bakanlığı adına kazı, restorasyon ve düzenleme çalışmalarını sürdürmektedir.


Halen kazılar Priv.Doz.Dr.Sabine LADSTATTER başkanlığında yürütülmektedir.

        
115 yıldır devam eden bu çalışmalar ile bir yandan Efes tarihine ve Anadolu arkeolojisine yeni boyutlar kazandıran bilimsel sonuçlar elde edilmekte, diğer yandan kazılar sonucu açığa çıkarılan önemli yapı ve anıtlar restore edilerek ayağa kaldırmakta ve çevreleri ile birlikte düzenlenmektedir. Efes Antik Kenti ülkemiz Kültür Turizminin gözbebeğidir.




SELÇUK'TA TURİZM

       
İlçemizin tarihi, doğal ve sahip olduğu değerler itibari ile  büyük  bir   turizm  potansiyeline  sahiptir. Hristiyanlık aleminin hac yeri olarak ilan edilen Meryemana Evi, dünyanın en büyük açık hava müzesi Efes Antik Kenti, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Mabedi, H.İsa’nın havarilerinden St:Jean adına yapılan Kilise ve mezar, 431 yılı Konsül Toplantısı’ nın yapıldığı Meryemana adına yapılan ilk kilise olan Meryemana Kilisesi, Yedi Uyuyanlar Mağarası, Selçuk Kalesi, Su Kemerleri, Aydınoğlu Beyliği, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde yapılan başta İsa Bey Camii olmak üzere yüzlerce muhteşem Türk sanat eserleri, Belvi Beldesinde bulunan Keçi Kalesi, Belevi Mozolesi, Selçuk Efes Müzesi, Çamlık Lokomotif Müzesi, Anadolu Yaşam Müzesi (Maket Köy), geleneksel mimari yapısını en iyi şekilde koruyan ve yaşatan, otantik yapısı ve yaşantısıyla, köye has şarabı ve yemekleriyle ziyaretçilerini kendisine hayran bırakan Şirince Köyü yerli ve yabancı turistlerin ilçemizi ziyaret sebepleri olmaktadır. Ilıman iklimi ayrıca Ege Denizi sahilinde yer alması, deniz turizmini de giderek artırmaktadır.


Küçük Menderes Nehrinin suladığı, yeşilin her tonunu barındıran irili ufaklı tepelerin çevrelediği Selçuk Ovası, tarih boyunca farklı medeniyetlerin merkezi olarak tarihin seyrini değiştirecek kadar önemli olaylara sahne olmuş bir yerleşim alanıdır. Selçuk; tarihi, kültürel, sanatsal ve doğasal zenginlikleri ile ülkemizde turizm potansiyelinin yoğunlaştığı, Türkiye’ nin yerli ve yabancı konutlar tarafından en çok rağbet edilen, gezi programlarının olmazsa olmaz bölümü haline gelen ve uluslararası turizm siteminin en gözde merkezidir.

       
Yakın çevresindeki İzmir Adnan Menderes Havaalanı, küçük uçaklar için hazırlanmış Selçuk-Efes Havaalanı, Kuşadası ve İzmir Limanları, İzmir-Denizli demiryolu bağlantısı ve Türkiye’ nin her yerine otobüs seferleri ile çok geniş bir ulaşım ağına sahiptir.

       
İlçenin yaklaşık 3 km batısında, Efes Antik Kenti yakınlarında bulunan Efes Havaalanı’ nda pilotluk ve paraşütle atlama eğitimi verilmekte ve uluslar arası paraşütle atlama yarışları düzenlenmektedir. Şirince- Çamlık ve Çamlık-Sultaniye arasında at gezi yolu bulunmaktadır.


Pamucak sahili su sporlarına oldukça elverişlidir. Dört yanı yeşilliklerle örtülü, çok yüksek olmayan tepeciklerle çevrili ilçe, dileyen turistlerin trekking yapmasına da elverişlidir. Bunlara en güzel örneklerden biri ilçenin 9 km ötesinde Belevi Belde sınırları içerisinde bulunan denizden 400 metre yükseklikte Alaman Dağı zirvesinde bulunan ve 13 yy. ile tarihlendirilen Keçi Kalesi’ne yapılacak yürüyüştür.  

       
İlçemizdeki konaklama tesisleri daha önceki yıllarda ev pansiyonculuğu şeklinde idi. Son yıllarda konaklama tesisleri açısından oldukça ilerleme kaydedilmiştir.

 

SELÇUK'TA NE YENİR

İzmir iline bağlı Selçuk ilçesinin yemeklerinin göz bebeği çöp şiştir. Birbirinden güzel salatalarla servis edilen bu güzel yemeği Selçuk'ta her köşe başında bulabilirsiniz.Afiyetler Olsun.

 

SELÇUK GEZİP GÖRÜLECEK YERLER

EFES ANTİK KENTİ

Efes Örenyeri

Efesin Tarihçesi

İzmir İli, Selçuk İlçesi sınırları içerisinde bulunan Efes Antik Kentinin kuruluşu M.Ö. 6000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Büyük Tiyatro, Agora, Odeon, Hadrian Tapınağı, Domitian Tapınağı, Celsus Kütüphanesi, Yamaç Evler, Liman Caddesi, Hamam ve Umumi Tuvaletler ile Meryem Ana Evi ve Ashab-ı Kehf Mağarası (Yedi Uyurlar) ziyaret edilen önemli kalıntılardır. Ülkemizde, her yıl yaklaşık 2 milyon kişinin ziyaret ettiği Efes Ören Yeri en fazla gezi/ ziyaret gerçekleştirilen ören yeri konumunda bulunmaktadır.



Dünya Miras Listesine alınan “Efes” Dünya Miras alanı; Çukuriçi Höyük, Ayasuluk Tepesi (Selçuk Kalesi, St. John Bazilikası, İsa Bey Hamamı, İsa Bey Camii, Artemision), Efes Antik Kenti ve Meryem Ana Evi olmak üzere dört bileşenden oluşmaktadır.

Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim görmüş ve tarihinin tüm aşamalarında çok önemli bir liman kenti ve kültürel ve ticari merkez olmuştur.


Helenistik ve Roma Döneminin üstün kentleşme, mimarlık ve dini tarihine ışık tutan simgeleri barındıran Efes’te farklı dönemlere ait en üstün mimari ve kent planlama örnekleri bulunmaktadır. M. Ö. 8. yüzyıla tarihlenen ve Antik dönemin yedi harikasından biri olarak ünlenen kült merkezi Artemision, Hz. Meryem’in İsa’nın annesi olarak kabul ve ilan edildiği 431 tarihli Ekümenik Konsülün gerçekleştiği yer olan Meryem Kilisesi, İsa’nın havarilerinden biri olan ve Yahya İncili’ni Efes’te yazan St. John’ın mezarı üzerine inşa edilen Bazilika gibi Erken Hristiyanlık dönemine şahitlik eden benzersiz eserleri, günümüzde Hristiyanlar tarafından hac mekanı olarak kabul edilen Meryem Ana Evi ve Beylikler döneminde inşa edilen İslam yapıları ile Efes aynı zamanda dini tarih açısından da bugün hala ayakta olan benzersiz bir birikim sunmaktadır.



MERYEM ANA EVİ

Meryem Kilisesi: Olympieionun güney stoasının batıdaki bölümü içine Geç Antik Dönemde bir kilise kompleksi inşa edilmiştir. Doğudaki bölümü ise değişiklikler yapılarak saraya benzeyen bir bina haline getirilmiştir. Bazı iddialara göre Hz. Meryem adına inşa edilmiş ilk kilisedir.  431 yılında 3. Hristiyan Konsülü bu kilisede toplanmıştır.


Meryem Ana Evi'nin Tarihçesi:
 Meryem Ana’ya ilişkin modern tarih, XIX. yüzyılın ilk yarısında, Ren’in Alman Kıyıları’nda, Vestfalya’nın bir kasabasında, Dülmen yöresinden bir köylü kadın olan Anna Katharina Emmerick’in (1174-1824) hasta yatağında başlar. O, şifa bulunamayan bir hastalığa yakalanmış, ıstırap içinde on iki yıldır yatalaktır. Fakat Mesih İsa’nın ve Meryem’in hayatı hakkında sahip olduğu özel görümler sayesinde teselli bulmuştur.

Bu görümlerin uzaması, hastanın asla tanıyamayacağı kişileri, yerleri ve olayları olağanüstü ayrıntılı bir şekilde bildirmesi, kamuoyunun ve birkaç entelektüelin merakını çekmiş, ilgi ve hayranlık uyandırmıştır. Bunların arasında, Clemens Brentano isimli alman romantizm akımı şairi, 1818’e doğru Emmerick’in "sekreteri" olarak Dülmen’e yerleşir.

Gün geçtikçe, Emmerick’in söylediklerini, Mesih Isa ve Meryem Ana’nın hayatı hakkındakiler de dâhil olmak üzere not etmiştir. Topladığı materyali gözden geçirirken, Brentano bunları yayınlamayı düşünür ve 1835 yılında "Rabbimiz Mesih İsa’nın Çilesi" adlı bir kitap yazar. Onun ölümünden sonra da (1842) "Anna Katharina Emmerick’in görümlerine göre Meryem’in Hayatı" basılır.

Bu kitabın sondan bir önceki bölümünde şöyle yazılıdır: “İsa’nın göğe yükselmesinden sonra Meryem, üç yıl Sion’da (Kudüs), üç yıl Beytanya’da ve dokuz yıl da Efes’te yaşadı. Sen Jean, Yahudilerin Lazarus ve kız kardeşini denizde terk etmelerinden sonra O’nu buraya getirmiştir. Meryem, tam Efes’te değil; az civarında, bazı dostlarının yerleşmiş olduğu yerde oturuyordu. Evi, bir dağın tepesinde, Kudüs’ten gelen yolun solunda, Efes’ten 3,5 mil uzakta bulunmaktaydı. Bu kentin güneyinden, bir takım dar patikalar, yabani bitki örtüsü kaplı bir dağın tepesine ulaştırır. Zirveye doğru engebeli bir yayla vardır. Burası da bitki örtüsü ile kaplıdır ve yaklaşık yarım mil genişliğindedir. Meryem Ana’nın ikametgâhı işte burada kurulmuştur. Söz konusu bölge oldukça ıssızdır, şirin ve bereketli tepeler ile süslenmiş, küçük toprak aralıklarında mağaralar görülebilir; düzenli ama el değmemiş tepeleri, piramit biçiminde, gölgeli ve düzgün gövdeli seyrek ağaçlarıyla güzeldir.

Bu insanlar, büyük zulüm ve kıyımdan önce, yukarılara çekilmişlerdi. Aralarında birkaç yüz metre mesafe olan mağaraları mesken tutarak, doğal oyukları sığınak seçerek, ama son derece ıssız edilmiş yerleri ikamet olarak kullanmışlardı. Sadece Meryem’in evi taştan yapılmıştı. Evin arkasındaki keçiyolundan dağa tırmanılıyordu. Kayalık zirveden, adalarla bezenmiş denizi ve Efes’i görmek mümkündü. Bu ıssız ve ıssız yer, birkaç mil uzaklıktaki Efes’ten daha yakındı.


Meryem Ana Evi ziyaret saatleri;
 Ocak, şubat ayları: 08:00 - 17:00, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ayları: 08:00- 18:00 saatler arasında, Kasım, Aralık aylarında ise 08:00- 17:00 saatleri arasındadır.



ASHAB-I KEHF (YEDİ UYURLAR)

Panayır Dağı eteklerinde Bizans Döneminde mezar kilisesi haline getirilmiş olan bu yer, Geç Roma imparatorlarından Decius zamanında (M.S. 249-251) putperestlerin zulmünden kaçan 7 Hıristiyan gencin sığındıkları ve 200 yıl uyuduktan sonra 2. Theodosius zamanında uyandıklarına inanılan (mezar anıtı) mağaradır. Burada iki kilise ile çok sayıda mezar bulunmaktadır. Kalıntılar M.S. 5-6. yy’a tarihlendirilir.



İslam'da yedi Uyurlar

Kuran'ı Kerim'de  'Kehf Suresi'nde yer alıyor. Ancak kutsal kitapta da olayın gerçekliliği konusunda kesin bir şey söylenmezken sadece rivayete dayandırılıyor. Hikayeye göre:

 

Afşin şehrinde yaşayan Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş ve Şazenuş adlı 6 kişi Putperestliği bırakarak din değiştirir. Ancak hükümdar bunu kabul etmeyerek herkesi putperest yapmak ister. Altı genç bu zorlamayı reddederek hükümdardan kaçar ve ibadet etmek için bir dağın yolunu tutarlar. Bu sırada Kefeştetayyuş adlı çoban ve köpeği Kıtmir de gençlere katılarak Yedi Uyurlar'ı oluştururlar.

 

Dağa yaklaşan Yedi Uyurlar bir mağaraya girerler. Mağarada dua eder ve merhamet dilerler. O sırada hükümdarın askerleri bu gençleri mağaraya hapsederek onları ölüme terk eder. 300-309 yıl arası arası derin bir uykuya dalan gruba bu koca yıl sanki bir gece gibi gelir. Şehre inmek için yola çıkan Yemliha, karşısında bambaşka bir şehir görünce bir şeylerin ters gittiğini anlar. Dönemin hükümdarı ile tanışıp olayları anlattıktan sonra uykusunu alamadığını, yeniden uyumak istediğini söyler ve arkadaşlarıyla yeniden uykuya dalar. Bunun bir mucize olduğunu düşünen halk daha sonra mağaranın önüne mescid yaparak Yedi Uyurlar'ı şereflendirmişlerdir.

Ülkemizde Afşin, Selçuk, (Efes), Lice ve Tarsus'da bulunan mağaralardan en sık ziyaret edileni Tarsus'daki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor. Ayrıca Adana'da 'Yedi Kardeşler' adında bir türbede mevcut.

 

Tam yeri hangisi diye sorarsanız Kuran'daki Kehf sûresinin 17. âyetinde geçen "(Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (Güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (Uyurlardı)." bölümüne göre Yedi Uyurlar mağarası Lice'deki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor.


Hristiyanlık'ta Yedi Uyurlar

 
İmparator Decius zamanında putperestlerin zulmünden korkan yedi Hıristiyan genci Panayır Dağı eteklerindeki bir mağaraya sığınırlar ve 200 yıl süren derin bir uykudan uyandıktan sonra Theodosius II. zamanında Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edildiğini öğrenirler. Bu mucizevi olaydan ötürü mukaddes kişiler olarak kabul edilen yedi genç öldükten sonra yine bu mağaraya gömülürler.

 

Bugün gezilen Efes ise, Büyük İskender'in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulmuştur. Hellenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemlerini yaşayan Efes, Asya eyaletinin başkenti ve en büyük liman kenti olarak 200.000 kişilik nüfusa sahipti. Efes, Bizans Çağında tekrar yer değiştirmiş ve ilk kez kurulduğu Selçuk'taki Ayasuluk Tepesi'ne gelmiştir.

MAGNESİA KAPISI 

Efesin çevresindeki sur duvarlarının doğu kapısıdır. Panayır Dağı ayrı zamanlarda yapıldığı düşünülen iki kısımdan meydana gelen Lysimakhos surları ile tahkim edilmişti. Panayır Dağı ile Bülbül Dağı arasındaki hafif meyilli arazide, kazılarla açığa çıkarılmış tek kent kapısı olan Magnesia Kapısı bulunmaktadır. Damianus tarafından yeniden yaptırılan Artemision yolu ve Menderes Magnesias’na ve Kaystros vadisine giden yollar buradan başlıyordu.

DOĞU GYMNASİONU VE DEVLET AGORASI HAMAMLARI

Magnesia Kapısı’nın tam kuzeyinde, M.S. 2.yy’ın 2. yarısında inşa edilmiş, yaklaşık 130 x 107 m. Ölçülerinde bir alanı kaplayan Hamam/Gymnasion (Roma Çağı okulu) külliyesi yer alır. Hamamın batı ve güney taraflarında yer alan salonları tabanları mozaik kaplıdır. Geç Antik Dönemde anayol üzerinde, mezarlık kilisesi olarak üç nefli bir bazilika inşa edilmişti.

YUKARI AGORA (DEVLET AGORASI) VE BAZİLİKA

İlk olarak Helenistik Dönemde inşa edilmiş, Roma Döneminde İmparator Agustus zamanında tamamlanmıştır. Agora ticaretin devlet kontrolünde organize edildiği, resmi toplantıların ve borsa işlemlerinin yapıldığı yerdir. Ayrıca Agora içerisinde Efes’in ticaret borsası işlevini gören bir bazilika da bulunmaktaydı. Agoranın ortasında dikdörtgen bir tapınak vardı.  

ODEON

M.S. 2.yy’da Publius Vedius Antoninus ve karısı Flavia Papina tarafından yaptırılmıştır. Zamanında üzeri ahşap bir çatı ile kapalı olan yapıda Kent Meclisi toplantıları yapılmış ve konserler verilmiştir. 1.400 kişilik kapasiteye sahiptir. Scaenae frons iki katlı sütunlarla oluşturulmuş ve dışa taşan aedikulalar içinde heykellerle bezeliydi.

PRYTANEİON

Efes Antik Kenti’nin günümüz deyimiyle belediye binasıdır. Kentin ölümsüzlüğünü simgeleyen kent ateşinin hiç durmadan yandığı yerdir. Salonun çevresinde tanrı ve imparator heykelleri sıralanmıştı.  Onarım çalışmalarında ayağa kaldırılmış altı dorik sütun üstünde Prytaneion’da görevli rahiplerin adları ve bazı dini metinler yer almaktadır. Bina ilk olarak Lysmachos döneminde M.Ö. 3. yy’da inşa edilmiştir. Günümüzdeki kalıntıların çoğu M.S. 1. yy’a aittir. Bu gün Efes Müzesinde sergilenen mermer Artemis heykelleri 4. yy’da meydana gelen bir deprem felaketinden sonra kült kuralları çerçevesinde buraya gömülmüşlerdi. Yanındaki yapılar kentin resmi misafirlerine ayrılmıştı.

DOMİTİAN TAPINAĞI

İmparator Domitian adına M.S 81-96 yaptırılmış büyük bir tapınaktır. Tapınağın önünde “U” şeklinde bir sunak bulunmaktaydı. Burada bulunan normal bir insan ölçülerine oranla çok büyük ölçülere sahip olan Domitian heykeline ait parçalar Efes Müzesinde sergilenmektedir. Tapınağın altında bulunan galeriler Efes yazıtlar galerisi ve depo olarak kullanılmaktadır.

POLLİO ÇEŞMESİ

Domitian Meydanının doğusunda yer alan Pollio Çeşmesi M.S. 97 yılında C. Afillius tarafından C. Sextilius Pollio adına yaptırılmıştır. Önünde büyük bir havuz bulunan çeşme halen Efes Müzesinde sergilenen Odysseus ve Polyphemos heykel grupları ile süslenmişti. Çeşmenin kuzeyinde olasılıkla hastane yapısı yer alımaktadır.

MEMMİUS ANITI

İ.S. 1. yy’da İmparator Agustus döneminde inşa edilmiştir. Bir kitabeye göre anıt, diktatör Sulla’nın torunlarından Memmius adına ithaf edilmiştir. M.S. 4. yy’da kuzeybatısına büyük bir çeşme ilave edilmiştir.

KURETLER CADDESİ

Büyük bölümü mermer kaplı olan caddenin inşası M.S. 1. yy’a tarihlendirilmektedir. Caddenin iki tarafında sütunlu, ahşap çatılı yürüme yolları (stoa) ve arkada yolun her iki yanında dükkanlar yer almaktaydı. Cadde şehrin ve İmparatorluğun ileri gelenlerinin heykelleri ile süslüydü. Caddenin altında şehrin kanalizasyon şebekesi bulunmaktaydı.

HERAKLES KAPISI

M.S. 4.yy sonlarında zafer takı olarak yaptırılan bu kapı Kuretler Caddesi'ni yaya yolu haline getirmiştir. Ön cephesinde bulunan Kuvvet Tanrısı Herakles (Herkül) kabartmaları dolayısıyla bu ismi almıştır. Kabartmalar İ.S. 2. yy’a tarihlenmekte olup başka bir yapıdan getirilmiş olmalıdır.

TRAJAN ÇEŞMESİ

Cadde üzerindeki iki katlı anıtlardan biridir. M.S. 114 yılında İmparator Trajan adına yaptırılmıştır. Ortada İmparator Trajan'un kolosal bir heykeli bulunmaktaydı. Bu gün heykelinin ayağı altında görülen küre dünyayı simgelemektedir.

YAMAÇ EVLER

Bülbül Dağı eteklerindeki teraslar üzerine yapılmış evlerde kentin zenginleri oturuyordu. Evler açık peristil bir avlu etrafına iki katlı olarak inşa edilmişlerdir. İlk inşa tarihi M.S. 1. yy olarak belirlenen evler daha sonraki yıllarda çeşitli ilave değişikliklerle şehir terk edilene kadar kullanılmışlardır. Evlerin tabanları mozaikler, duvarları mermer kaplama ve fresklerle dekore edilmiştir. Evlerin içinde çeşmeler ve yerden merkezi ısıtma sistemleri bulunmaktaydı.

VARİUS HAMAMLARI

Romalıların en önemli sosyal yapılarındandır. Yapıldığı tarihten sonraki dönemlerde gimnasium gibi kullanılmıştır. Soğuk, ılık ve sıcak kısımlar, dinlenme, okuma ve oturma odaları vardır. 2. yy’da yapılmış, Bizans devrinde tamir görmüştür. Bir nişinde hamamı Hıristiyanlık döneminde onartmış olan Skholastikia’nın oturur pozisyondaki heykeli bulunmaktadır.

AŞK EVİ

M.S. 2. yy’da İmparator Traianus – Hadrianus dönemlerinde iki katlı inşa edilmiştir. Mermer Cadde ve Kuretler Caddesinden iki girişi olan Evin tabanı mozaik ve mermerlerle, duvarları ise fresklerle kaplıdır. Bir odanın tabanında dört mevsimi simgeleyen renkli mozaikler vardır. Efes Müzesinde sergilenen Tanrı Bes denilen Priapos heykeli bu evde bulunmuştur.



HADRİANUS TAPINAĞI

 İmparator Hadrianus adına, M.S. 118-138 yıllarında P.Quintilis tarafından anıt tapınak olarak Varius Hamamı kompleksi içine, Kuretler Caddesine dönük inşa ettirilmiştir. Korinth düzenlidir. Alınlığında şehir ve şans tanrıçası Tike’nin kabartması yer alır. Efes'in kuruluş efsanesinin işlendiği firizlerin orijinalleri Efes Müzesinde sergilenmektedir. Sütunların önündeki yazılı heykel kaideleri Dioklotian, Maksimian, Constantius Cholorus ve Galerius’un bronz heykellerine aittir.

ALYTARKHUS STOASI

Yamaç Evlerle Kuretler Caddesi arasında Geç Helenistik devirde yapılmış, M.S. 440-441 yıllarında son şeklini almıştır. 50 m. uzunluğunda, 5 m. genişliğindedir. Güneyinde 10 adet dükkan ve kuzeyinde renkli mermerden sütun sırası yer alır. Taban döşemesi olarak yapılan mozaik panolar çok renkli ve geometrik desenlidir.

UMUMİ TUVALET (LATRİNA)

Ortasında sütunlarla süslü havuz olan umumi tuvalet yapısı, aynı zamanda toplanma yeri olarak da kullanılmıştır. M.S. 1. yy’la tarihlenmiştir. Yapının üç tarafında mermerden, aralarında bölme bulunmayan yan yana dizilmiş klozet şeklinde tuvaletler, oturma yerlerinin önünde içinden temizlik için su akan bir kanal ve tabanda mozaik döşeme bulunmaktaydı.



OKTOGON

Kare planlı bir podium üzerine oturan sekizgen planlı, korint düzenli bir mezar anıtıdır. İskender’in generallerinden olan Mısır Kralı Ptolemaioslar ailesine mensup bir genç kız adına inşa edilmiştir.  Kleopatra'nın kız kardeşi IV. Arsinae için yapıldığı söylenir.

Oktagon’un alt kısmındaki Podium kaplama bloklarının yola bakanları üzerinde M.S. 4. yy’da İmparator Valens, Valentinianus ve Gratianus’un Efeslilere yazdığı iki mektup yer alır.

HEROON

Efes’in efsanevi kurucusu için yapılan Androklos Anıtı ‘U’ planlı, dor düzenli bir altyapıya sahiptir. Alt yapı üzerinde ion düzenli alınlıklı bir anıt bulunmaktadır. Alınlıkta savaş sahneleri işlenmiştir.

Anıtın önünde Bizans Döneminde İmparator Justunianus M.S. 526-565 zamanında karşısındaki stoalarla beraber bir çeşme havuzu yapılmıştır.

CELCUS KÜTÜPHANESİ

 Yapı Konsül Gaius Julius Aquila tarafından babası Asya Genel Valisi Celcus Polamaeanus adına M.S. 117 yılında bir anıt mezar olarak yaptırılmıştır. Hem kütüphane, hem de mezar anıtı görevini üstlenmiştir. Kitap ruloları, yapı içerisinde, duvarlardaki nişlerde saklanıyordu. Cephesi 1970-1980 yılları arasında restore edilmiştir. Binanın ön cephesinde Celcus’un akıl, erdem, anlayış ve bilim özelliklerini sergileyen 4 kadın heykeli kopyaları bulunmaktadır.



TİCARET AGORASI VE GÜNEY KAPISI

Efes’in kurucusu Lysimakhos MÖ 3.yy’da kentin yerini değiştirdikten sonra Tetrogonos Agora ismi ile anılan ticaret agorasını eski yerleşme ve kutsal yol üzerine inşa ettirmişti.  MÖ 1.yy sonlarında genişletilerek yeniden düzenlenen agora, dört yanı iki galerili, 112 m. uzunlukta stoalarla çevrili kare planlı ve kapalı bir meydan halini almıştır. Limana direkt olarak bağlantılı olan agoranın doğusu hariç diğer üç cephesinde anıtsal kapıları vardır. 7. yy’a kadar kullanılan Agorada; tapınaklar, çeşmeler, yazıtlar, tanrılara ve kahramanlara adanmış sunaklar, kahramanların ve kente hizmet etmiş kişilerin heykelleri ve anıtları vardı.

Augustus Döneminden biraz sonra inşa edilen Batı Kapısı İon düzenlidir.  Limandan kent içine uzanan bulvar görünümlü caddenin doğu ucundadır. Yaklaşık olarak 17 m. genişlikte bir podium üzerine oturtulan anıtsal kapı Agoranın ana girişi olarak kabul edilir. Domitianus döneminde yan kısmı tadil edilmiş ve rampa ilave edilmiştir.

MERMER CADDE

Kütüphane meydanından tiyatroya kadar uzanan caddedir. Çeşitli devirlerde onarım görmüştür. Arabaların kullandığı caddede yayalar için yolun yanında yüksekçe bir platform yapılmıştır. Caddenin altında şehrin atık suyunu taşıyan gelişmiş bir kanalizasyon sistemi bulunmaktadır. Caddenin ortalarına doğru döşeme taşı üzerinde bulunan kazıma tekniğinde yapılmış bir kadın, sol ayak ve kalp figürlerinin aşk evindeki bir kadının reklamı olduğuna inanılır.

BÜYÜK TİYATRO

Panayır Dağının güney eteklerinde yer alan tiyatro ilk olarak Helenistik Devirde inşa edilmiştir. Bu gün görülen kalıntılar M.S. 1. ve 2. yy aittir. 24.000 kişilik kapasiteyle antik dünyanın en büyük tiyatrosudur. Çok süslü ve 18 m. yüksekliğindeki üç katlı sahne binası tamamen yıkılmıştır. Oturma basamakları üç bölümlüdür.

LİMAN CADDESİ  (ARCADİANE)

Geç Helenistik devirde yapılmış, İmparator Arkadius (395-408) zamanında onarılmıştır. 528 m. uzunluğunda, 11 m. genişliğindedir. Bir tür tören caddesi olarak da kullanılan caddenin iki yanında galeriler ve dükkanlar bulunmaktaydı. Efes kentinin limana bağlantısını sağlıyordu. Geceleri aydınlatılan cadde üzerine kentin Hıristiyanlık Döneminde anıtlar yapılmıştır.


TİYATRO GYMNASİONU

Efes’teki dört büyük gimnasiondan biridir. Güney kısmında 70x30 m. boyutlarında üç yanı portiklerle çevrili büyük bir palaestra vardır. Palaestranın kuzeyinde seyirci oturma yerleri vardır. Kare planlı yapının güney kısmında frigidarium, orta kısmında havuzlu tepidarium yer alır. Kuzey kısmında ortadaki büyük salon İmparator Salonu olarak kabul edilmektedir.

LİMAN HAMAMI

Liman Caddesinin sonundaki büyük yapılar grubudur. Hamam, gymnasion ve palaestradan oluşmaktadır. Doğu batı ekseninde simetrik bir plana sahiptir. İmparator Domitianus döneminde yapımına başlanmış, 356 yılı depreminde kısmen yıkılmış ve onarılmıştır. Ön avlusunun doğu ve batı yanları yarı yuvarlak, mozaik döşeli stoalarla sınırlanmıştır.

SARAY YAPISI, STADYUM CADDESİ, STADYUM VE GYMNASİON

Otoparkın doğu kısmında yer alan Bizans sarayı ve caddenin bir bölümü restore edilmiştir. Stadyum, antik devirde sportif oyunların ve yarışmaların yapıldığı yerdir. Geç Roma Çağında gladyatör oyunları da yapılmıştır. Stadyumun yanındaki gymnasion ise hamam-okul kompleksidir.

ARTEMİS TAPINAĞI

Antik dünyanın mermerden inşa edilmiş ilk tapınağıdır. Büyüklüğü, 105 x 50 m. ve ön cephesi diğer Artemis (Ana Tanrıça) tapınakları gibi batıya dönüktür. Anadolu’da çok eski bir inanç biçiminin Ege Arkaik dönemindeki yansıması ve devamı olan Efes’li Aremis’in Tapınağı Antik çağın yedi harikasından biri olarak kabul edilmektedir. İngiliz demiryolu mühendisi J.T.Wood tarafından yedi yıl arandıktan sonra 1869 yılında bulunmuş ve kazılara başlanılmıştır. 1904 – 1905 yıllarında yine British Museum adına D.G.Hogorth, 1965 yılından sonra da Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından kazıları yapılmıştır.




Altında Myken dönemine kadar inen bazı anıtlar bulunan Artemis Tapınağı ilk kez M.Ö.6.yüzyılın ortalarında Kral Kroisos’un yardımıyla inşa edildi. Antik kaynaklardaki efsaneye göre adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratos adına biri tarafından M.Ö.356 yılında Büyük İskender’in doğduğu gece yakıldı. Mimar Paionios Demetrios ve Kheirokrates tarafından yeniden planlanıp yapılan Tapınak M.S. 263 yılında Goth’lar tarafından yağma edildi. 400 yılından sonra kült sona erdi. Tapınağa ait mimari elemanlar St.Jean Bazilikası gibi bazı yapıların inşaasında kullanıldı.

 

AYASULUK ÖRENYERİ VE ST JEAN ANITI

Selçuk çevresinde bazı höyüklerden sonra Tunç Çağında Ayasuluk Tepesinde yerleşme olduğu bilinmektedir. Helenistik ve Roma devirlerinde Efes Örenyerinde gelişen kent Bizans Çağında yeniden Ayasuluk Tepesine gelmiştir. 1330 yılında Türkler tarafından alınan ve Aydınoğullarının merkezi olan Ayasuluk 16. yüzyıldan itibaren küçülmeye başlamıştır.

Ayasuluk Tepesinin zirvesinde yer alan Kale Bizans Çağında yapılmıştır. Ancak günümüzde görülen yapı ve surların çoğu Selçuklu ve Osmanlı Devirlerine aittir.


Ayasuluk Tepesinde yer alan St. Jean Bazilikası Bizans İmparatoru Büyük Jüstinien tarafından inşa ettirilmiştir. Döneminin en büyük yapılarından biri olan altı kubbeli kilisenin merkezi kısmında altta Hz. İsa’nın Havarilerinden St. Jean’ın mezarı bulunmaktadır.

Ayasuluk Tepesinin batı eteklerinde bir diğer önemli yapı olan İsa Bey Cami yer almaktadır. 1375 yılında Aydınoğullarından İsa Bey tarafından Şamlı Mimar Ali’ye inşa ettirilmiş olan Cami, açık avlusu ve plan özellikleri ile Türk Sanat Tarihinde önemli bir yapıdır.

 

SELÇUK KALESİ  

Saint Jean (Aziz Yuhanna) Kilisesi'nin kuzeyinde, tepenin en yüksek kısmın­da bulunan iç kale, son zamanlarda yapılan araştırmalara göre Efes'in ilk yerleşme yerinin üstünde yer almaktadır. Bugün görülen sur duvar­ları Bizans, Aydınoğulları ve Osmanlı dönemlerine aittir. Taş, tuğla ve harçla örülmüş olan duvarlar 15 kule ile desteklenmiştir. İç kaleye giriş, doğu ve batıdaki kapılardan sağlanmaktadır. Bu kapılar dış kaleye bağlı olmaksızın doğrudan dışarıya açılmaktadır. Sur duvarlarının iç kısmında, burç ve maz­gallara çıkışı sağlayan dar merdivenler bulunmaktadır. Kale içinde taş döşemeli sokaklar, çeşitli büyüklükte sar­nıçlar, bir cami ve en yüksek kısımda bir kilise kalıntısı vardır. Bu kilisenin apsis kısmı, Aydınoğulları döneminde bazı eklerle sarnıç haline getirilmiştir. Ayrıca caminin batı kısmında, kale hamamı olabilecek nitelikte bir yapı kalıntısı saptanmıştır.

 

ST. JOHN KİLİSESİ VE TAKİP KAPISI  

İncil yazarı St. John’un mezarının bulunduğu kilisedir. Haç planlı olup, altı büyük kubbesi vardır. İmp. Justinien ve karısı Theodora tarafından yaptırılmıştır. Orta nefteki bazı sütun başlıkları üzerinde bunların monogramları vardır. Bizans dönemi surlarının girişi olan Takip Kapısı’nın üzerinde çeşitli kabartma frizler bulunmuştur. Bu levhalarda Akhilleus’un hayatından alınmış takip sahneleri olduğu için bu adı almıştır. Kesin olmamakla birlikte M. S. 6. veya 7. y.y.’a tarihlendirilir.

 

BİZANS SU KEMERLERİ  

St. Jean (Aziz Yuhanna) Takip Kapı­sı'nın doğusundan başlayıp ilçe içinde ve özellikle istasyon çevresinde sağ­lam olarak kalmış olan Bizans suke­merleri, Şirince Boğazı'nda devam etmekte ve kuzeye doğru yönelmek­tedir. Bunlar, Belevi ile Selçuk arasın­daki Pranga mevkii doğusundaki su kaynaklarından sağlanan içme suyunu, Selçuk Ayasuluk Tepesi'ndeki Bizans dönemi yerleşimine ve Ortaçağ'ın Hac merkezi olan St. Jean Kilisesi'ne ulaştırıyordu. İstasyon çevresinde 15 m. yükseklikte sağlam kalabilen sukemerlerinin ayaklarında, Efes ve Arte­mision'dan getirilen devşirme mer­mer bloklar, düzeltilerek kullanılmıştır. Bunlar arasındaki Arkaik döneme ait İon sütun başlıkları önemlidir (Selçuk Efes Müzesi, Büyük Avlu). Üstteki kemerlerde ise tuğla kullanılmıştır. Sukemerlerinin Ayasuluk Tepesi'ne ulaştığı yerde (Takip Kapısı'nın doğu kısmında), büyük boyutlu bir su depo­su veya samıcı son yıllarda kazılarak ortaya çıkarılmış ve restore edilmiştir. Kemerli ve tonozlu bir üstyapıya sahip olan su deposunda da Efes'ten getiril­miş yivli sütunlar ve is 2. yy ortasına ait Kompozit düzenli sütun başlıklan kullanılmıştır.

 

 

İSABEY CAMİİ  

1375 yılında Aydınoğlu İsabey tarafından Mimar Ali’ye inşa ettirilmiştir. 51x57 m. ölçülerindeki bu camide Efes’le Artemis Tapınağı’ndan getirilen mimari parçalar, özellikle sütunlar kullanılmıştır. Kubbenin pandantifleri çini levhalarla, pencere pervazları stelaktit, örgü motifleri ve renkli taşlarla süslenmiştir. Mihrap ve minber mermerden yapılmıştır. Bunlardan başka Selçuk içinde halen kullanılan dört mescit ve birçok yıkık ve onarılmış mescit ve kümbet yer almaktadır. Bu eserler Aydınoğulları ve Osmanlı dönemine tarihlenir.

 

ŞİRİNCE KÖYÜ

Şirince köyü, İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı ve Selçuk'a 8 km. mesafede tarihi mimarisi korunmuş turistik bir köydür. 




Özgün adı olan Kırkınca'nın efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet edilir. Rum telaffuzunda Kirkice, Kirkince ve nihayet Çirkince gibi biçimler alan bu ad, Cumhuriyet'in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik'in talimatıyla Şirince şeklinde resmileştirilmiştir. 19. yüzyılda, özellikle ihracata yönelik incir üretimiyle ünlü, 1800 haneli bir Rum kasabasıydı. 1923'te Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi sonucu Rumların ayrılmasıyla (çoğu Katerini'nin Nea Efesos köyüne yerleşmiştir), Kavala'nın Müştiyan (Moustheni) ve Somokol (Domatia) köylerinden gelen mübadillerle iskân edilmiştir. Köyün evvelce bağcılık, şarap üretimi ve zeytinciliğiğe dayalı olan ekonomisi, bir tütün bölgesinden gelen yeni sakinlerinin elinde bir süre sekteye uğramış, ancak son yıllarda artan turistik önemine paralel olarak, bu sektörler yeniden gelişmeye başlamıştır. Bağcılık ve zeytinciliğin yanısıra, şeftali, incir, elma, ceviz yetiştirilir. 1950'li yıllarda 2000-3000 civarında iken sonradan 700'e kadar düşen köy nüfusu, 1990'lı yıllardan itibaren turizmin gelişmesiyle birlikte tekrar yükseliş eğilimi içine girmiştir. Köyde halen bazı Rum evleri pansiyon olarak hizmet vermektedir.



Şirince Köyü Ulaşım: İzmir Adnan Menderes Hava Limanı ve Şehirlerarası otogardan, çevreyolu ile Selçuk'tan ulaşılabilir.

YUVARLAK YAPI VE POLLİO SUKEMERİ  

Kentin dışında, Tralleis (bugünkü Aydın) ve Magnesia yolu üzerinde yuvarlak bir mezar yapısının harabeleri ile iyi korunmuş Augustus dönemi Pollio Sukemeri göze çarpmaktadır.

 
Yuvarlak Yapı, Selçuk'un 3,8 km. dışında yolun doğusunda, Yeniköy'ün girişindeki küçük restoranın karşısında bir zeytinliğin içinde bulunmaktadır. İçinde olasılıkla mezar odası bulunan yaklaşık 1, 80 m. yüksekliğinde, çepeçevre bir oturma bankı olan bir podyumun üstünde, aralarında heykellerin bulunduğu, Korinth düzeninde başlıklara sahip altı sütunlu bir monopteros'tu. Zengince süslenmiş arşitravın üstündeki konik çatının ortasında akantuslu bir akroter vardı. İs 2. yy'ın vezinli bir mezar yazıtından dolayı bu mezar ve yakınında yer alan, içinde mozaik döşeme bulunmuş bir viiianın, Efes'in tanınmış Vedius ailesine ait olduğu sanılmaktadır.


İki katlı Sukemeri, antik ismi olasılıkla Marnas olan DeNenddere ırmağı ve vadisini, alt katta üç büyük kemer (göz) ve üst katta daha küçük altı kemer ile aşmaktadır. Alt kattaki doğu kemerin altında bugün de ırmağın yatağı bulunmaktadır; daha geniş olan orta kemer ve batı kemeri n altından, üstündeki asimetrik yazıttan da anlaşıldığı gibi, antik yol geçmekte idi.

 
Payeler ve kemerler kesme mermer bloklarla örülmüş olup impostlar ve kemer alınlıkları sade bir silme ile belirlenmiştir. Kemerlerin üstündeki arşitravların üzerinde yazıtlar yer alır. Üst katta korniş kalıntıları mevcut olup üstünde bir Attika kuşağın içinde suyun aldığı oluk vardır. Yanlardan sukemerine bitişen duvarlar, harçla ve küçük taşlarla düzenli sıralar halinde örülmüştür.

  
Sukemerinin iki tarafında bulunan, üstte Latince, altta Yunanca iki satır halindeki yapı yazıtında, C. Sextilius Pollio, karısı Ofillia Bassa ve üvey oğlu C. Offilius Proculus'un bu yapıyı, Augustus, Tiberius ve Efes Halkı'nın onuruna, kendi kaynaklarından yaptırdıkları yazılıdır. Tiberius isminin zikredilmesinden bu yapının is 4 – 14 yıllarında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bu sukemeri, yazılı belgelerde adı geçen, İmparator Augustus'un yaptırdığı, Efes'in su ihtiyacını karşılayan Aqua Throessitica'nın bir parçasıdır.

 

EFES SAHİLİ  

 
Efes sahilinin eski ismi Pamucak plajıdır. 11 km. uzunluğunda olup, Türkiye'nin en uzun plajları arasında yer alır. Selçuk'a 8 km., Antik Efes kentine ise 6 km. mesafededir. Plaj kumlu, güneşli ve suyu temizdir. Üç adet mavi bayrağı bulunmaktadır. Her türlü su sporu ve kamp yapmak için uygun bir sahildir. Pamucak bölgesinde otellerin yanı sıra Kamping Alanı, Aquapark ve Kuşadası yolu üzerinde Selçuk'a 10 km. mesafede kırmızı çamlarla kaplı orman dinlenme alanı yer almaktadır. 100 kişilik piknik alanında içme suyu ve büfeler bulunmaktadır.

  
At ve Jeep safarileri gibi egzotik aktivitelerin yapılabildiği parkurlar mevcuttur. Efes sahili, hayal edebileceğiniz her türlü su sporu ve eğlencenin yaşandığı ve muhteşem gün batımı manzaraları ile diğer Ege sahillerinden ayrılan eşsiz bir eğlence ve kültür turizmi merkezidir.

 

TREN İSTASYONU  

 
Türk Demiryolu Tarihi, 1856 yılında başlar. İlk demiryolu hattı olan 130 km'lik İzmir - Aydın hattına ilk kazma bir İngiliz şirketine verilen imtiyazla bu yılda vurulmuştu. Bu hattın seçimi nedensiz değildi. İzmir-Aydın yöresi diğer yörelere göre nüfus bakımından kalabalık, ticari potansiyeli yüksek, İngiliz pazarı olmaya elverişli etnik unsurların yaşadığı, İngiliz sanayisinin gereksinim duyduğu ham maddeye kolay ulaşılabilecek bir yöreydi. Ayrıca Ortadoğu'nun kontrol altına alınarak Hindistan yollarının denetimi alınması bakımında da stratejik bir öneme sahipti. 1867 yılında hizmete açılmıştır.




KESİŞEN ZAMAN HEYKELİ

 

Dünden Bugüne

 

Varlıklı bir Amerikan vatandaşı olan George B. Quatman 1955'te Meryemana Evi'ni ziyaret eder. Amerika'ya "Amerikan Efes Derneği"ni kurar. Tekrar gelir ve o tarihlerde yıkıntı halinde olan meryemana Evi'nin ilk restorasyonu için İzmir Belediye Başkanı ve Selçuk Belediye Başkanı ile bir protokol imzalar. Bu geliş gidişler devam eder ve bu sırada Selçuk Belediye Meclisi bir karar alarak St. Jean Kilisesi önündeki meydana "George B. Quatman Meydanı" ismini verirler.

1955'ten bu yana "Amerikan Efes Derneği / American Society of Ephesus (ASE)" Meryemana Evi'nin yanı sıra St. Jean Kilisesi, Efes Meryem Kilisesi, Şirince Vaftizci Yahya Kilisesi gibi önemli eserlerin restorasyon ve araştırmalarına destek vermiştir.

 

60. yılını kutlayan Amerikan Efes Derneği ile Selçuk Belediyesi işbirliği içinde yaptırdığı "Kesişen Zaman" isimli heykeli Selçuk Halkına bir hediye olarak yaptırmıştır. Anıt "LEPO Brothers" tarafından tasarlanmış ve uygulanmıştır. ( Tasarlayan sanatçının Anıt ile ilgili tanımları aşağıdadır )

 

 

Heykel 10 Ekim 2015 Cumartesi günü Saat 11'de Amerikan Efes Derneği Başkanı George B. Quatman başkanlığındaki 18 kişilik bir heyetin de katılacağı bir törenle açılmıştır.

 

 

KESİŞEN ZAMAN ANITI HAKKINDA

 

Bu heykel  farklı anlamlara sahip olan parça ve öğeleri içeriyor olup bütünsel olarak bakıldığında bireysel amaç, özgürlük ve umut mesajları taşır.

 

Heykelin temelinden en üstüne:

 

1. Granitten yapılmış kaidesi Doğa’dan geleni temsil eder.

 

2. Fotoğrafsal bileşimi, Selçuk Belediyesi’nin tarihine özgü görüntüler içerir. Bu bileşim birbirine bağlı medeniyetlerin ebediyetini ortaya koyar.

 

3. Ana yapıyı saran siyah granit şerit uyumlu bir toplumun olumlu temelini sembolize eder.   

 

4. Şeffaf şerit kısmı ruhani olanı temsil eder.

 

5. İşlevsel saat ise hayatın her anının önemini sembolize ediyor. LEPO

 






SELÇUK İLÇESİNE ULAŞIM

Selçuk ilçesi bağlı bulunduğu İzmir İl merkezine uzaklığı 76 km dir. Selçuk İlçesine İzmir Otogarından (Yenigaraj) , Gaziemir ve Üçkuyular Semt Garajlarından hareket eden otobüslerle doğrudan ulaşmanız mümkündür. İzmir merkezden 302 KONAK- OTOGAR hattı ile Yenigaraj’a 152 GAZİEMİR – KONAK ya da 887 SARNIÇ AKTARMA- KONAK hatları ile Gaziemir Semt Garajına ulaşabilirsiniz.

 
Bunun yanı sıra Raylı sistemi kullanarak Evka3 –Bornova ya da Fahrettin Altay yönünden metro ile Halkapınar ya da Hilal aktarma Merkezlerinden Cumaovası- Menderes yönüne giden İZBAN aktarması ile Semt Garajı istasyonunda inerek yine buradan Selçuk dolmuşlarını ya da Sarnıç istasyonunda inip,
 
720 TORBALI-SARNIÇ AKTARMA
770 TORBALI- SELÇUK aktarmalı otobüs hatlarını da kullanarak ilçeye ulaşmanız mümkündür.
 

 Ayrıca Basmane Tren Garı’ndan düzenli olarak Selçuk’a tren seferleri yapılmaktadır.



SELÇUK İLÇESİ HARİTA



Etiketler: Selçuk, Selçuk Hakkında Bilgi, İzmir Selçuk Gezilecek Yerler, İzmir Selçuk Arası Kaç Km, İzmir Selçuk Otobüs, Selçuk Belediyesi, İzmir Selçuk Tren, İzmir Selçuk Harita, Selçuk Türkiye Turistik Yerler, İzmir Selçuk Nüfusu, Selçuk Forum, Selçuk Hastanesi, İzmir İli Selçuk İlçesi, Selçuk İlçesi Hakkında Bilgi, Selçuk Rehberi, Selçuk İlçesi Sınırları, Selçuk Nereye Bağlı, Selçuk İzmir, Selçuk hakkında, İzmir Selçuk Otelleri, Selçuk Türkiye Otelleri, Selçuk Pansiyon,  Selçuk İlçesi, İzmir Selçuk Belediyesi, İzmir Selçuk Köyleri, Selçuk Gezilecek Yerler, İzmir Selçuk Satılık Ev, İzmir Selçuk Haritası, Köyü Satılık Ev, Selçuk Köyü Satılık Arsa, Selçuk Satılık Bahçe, Selçuk Köyleri Harita, Selçuk, Selçuk Köyü Satılık, Dolmuş Saatleri, Selçuk Köyü Muhtarlığı, İzmir Merkez satılık ev Satılık Evler, Selçuk Nüfusu, Selçuk Gezilecek Yerler, Selçuk Nedir, , Selçuk Koyları, Selçuk Plajları, Selçuk Köyleri, Selçuk Harita, Selçuk İlçesi Haritası, Selçuk Belediyesi Burs, Selçuk, Selçuk kurtuluş günü, İzmir Selçuk Nerede, Selçuk Belediyesi Telefon, Selçuk Hakkında, Selçuk Otogar, Selçuk Ünlüleri, Selçuk Kuruluş Tarihi, Selçuk Hakkında Bilgi, İzmir Selçuk Haberleri, İzmir Selçuk Kiralık Daire, Selçuk yangın, İzmir Selçuk Kiralık, Selçuk Belediyesi Etkinlikleri, Selçuk Gezilecek Yerler, İzmir Selçuk Birgi, İzmir Selçuk Nüfusu, İzmir Selçuk Kaç Km, İzmir Selçuk Köyleri, Selçuk Harita, Selçuk Nüfusu 2017, Selçuk Türkiye Otelleri, İzmir Selçuk Satılık Ev, İzmir Selçuk Gezilecek Yerler, Selçuk Rehberi, İzmir Selçuk Rehberi, Selçuk Postta Kodu, Selçuk Kaymakamı Kimdir, Selçuk Belediye Başkanı Kimdir, Selçuk Kurtuluşu, Selçuk Adı Nereden geliyor, İzmir Selçuk Haritası, Selçuk Balık, Selçuk Okulları, Selçuk Türkiye Otelleri, Selçuk Hakkında Kısa Bilgi, İzmir Selçuk Nöbetçi Eczane, Selçuk İzmir, Selçuk Hangi İlin İlçesidir, Selçuk Öğretmenevi, Selçuk Eğitim, Selçuk Hava Durumu, Selçuk Fotoğrafları, Selçuk İzmir İlindedir, Selçuk Hayvancılık, İzmir Selçuk arası kaç Km'dir?, Selçuk Nereye Bağlı, İzmir Selçuk Satılık Daire, Selçuk City Guide, Selçuk adını nereden alır, Selçuk Hakkında Uzun Bilgi, Selçuk Belediyesi Nerede, Selçuk hakkında Bilgi, Selçuk nereye Bağlı, İzmir Selçuk İlçesi Posta Kodu, İzmir Selçuk Adliyesi, Selçuk Mahalleleri, Selçuk Fırsatları, Selçuk Sağlık, Selçuk Köyleri nelerdir, Selçuk Resimleri, Selçuk Eğlence Mekanları, Selçuk'da Gezilmesi Gereken Yerler, Selçuk'da Gezilmesi Görülmesi Gereken Yerler, Selçuk Sokakları, Selçuk Eğlence Yerleri, Selçuk gezilecek yerler, İzmir Selçuk köyleri, Selçuk belediyesi hangi partiden, Selçuk Turizm,  İzmir Selçuk kaç km, İzmir Selçuk satılık evler, Selçuk'da Yapılacak Şeyler,Selçuk'da Ne Yapmalı?,Selçuk'ın Tarihi Yerleri, İzmir Selçuk kaymakamlığı, Selçuk Resimleri, Selçuk Camileri,  Selçuk Nerede Haritası ve Selçuk Mahalleleri, Selçuk Canlı İzle, Selçuk Canlı Kamera,  Selçuk Fotoğrafları, Selçuk Mobese, Selçuk Gezip Görülecek yerler, Selçuk kalınıcak yerler, Selçuk Hava Durumu, Selçuk Gezi Rehberi, Selçuk Mobesa, Selçuk Ulaşım Rehberi, Selçuk Nüfusu,  Selçuk gezilecek noktalar, Selçuk Etkinlikleri, Selçuk Pazarı, Selçuk Sağlık, İzmir Otogar Selçuk Arası Kaç Km, İzmirden Selçuk'ye Nasıl Gidilir, Selçuk Rehberi, Selçuk Sokakları, Selçuk'da Gezilecek Yerler, İstanbul İzmir Selçuk Kaç Kilometre, İzmir Havaalanı Selçuk Arası Kaç Km, İzmirle Selçuk Arası Kaç Km, İzmir Selçuk Konak Arası Kaç Km, Selçuk Alsancak Arası Kaç Km, İzmir Narlidere Arasi Kac Dakika, Selçuk Ulaşım, Selçuk Seyahat, Selçuk Marketleri, Selçukte Ne Yenir, Selçukte Nereye Gidilir, Selçuk Yemekleri, Selçuk Yöresel Yemekleri Nelerdir, Selçuk Köfte, Selçuk kahvaltı yerleri, Selçuk Turizm, Selçuk AVM, İzmir Selçuk Ekşi, Selçuk Haritası, Selçuk Yol Tarifi,  İzmir Selçuk Belediyesi, Selçuk Kaplıcaları, Selçuk Türkiye Yaklaşan Etkinlikler, Selçuk Kiliseleri, Selçuk Haritası, İzmir Selçuk Gezilecek Yerler, Selçuk Alışveriş Merkezleri, İzmir Selçuk Mahalleleri, Selçuk Efes, Selçuk Meryem Ana Evi,  Selçuk Tren İstasyonu,  Selçuk Kaymakamlığı, Selçuk Nasıl Gidilir, Selçuk Sağlık Rehberi,   Selçuk Eğitim Kurumları, Selçuk'da Ne Yapılır?, Selçuk'da Ne Yapılır?, Selçuk'da Nereye Gidilir?, Selçuk Sinagogları, Selçuk Kamu Kurum ve Kuruluşları, Selçuk belediyesi iftar çadırı, Selçuk Belediyesi İş İlanları, Selçuk Haber, Selçuk Posta Kou, İlçe Kodları, Selçuk Eleman Arayanlar,  Selçuk İlçesi Mahalle Listesi ve Mahalle Haritaları, Selçuk Son Dakika, Selçuk ilçesi nereye bağlı " Selçuk hakkında detaylı bilgiler  sayfamıza hoşgeldiniz.



 


Yorumlar - Yorum Yaz
Üyelik Girişi
DUYURU
booked.net